Kayıtlar

 Merhaba, Ne kadar uzun oldu, hala arıyorum. Bulamayacağını bilerek belki ihtimaliyle…Belkilerini azaltarak lakin tüketemeyerek. Tükense bitse belki belki daha güzel olacak. Umut, umut hiç bitmiyor. Başka türlü bir şey işte. Bambaşka 

5.45 vapuru

Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım Ben artık adam olmam bu derde düşeli Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda; Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım Bu böyle pek de kolay değil gerçi… Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; Bunun verdiği mutluluk da az değil ki Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur

KÖKSÜZ-YASEMİN KEBABCI

      En son yazdığımda tüm hıncımı kustuğumu sanıyordum, meğer hınç zamanla yeniden dolan bir şeymiş. Kadınlara düşman kadınlar gidermiş, yerlerini kadınlara düşman erkeklere bırakırmış. İşin aslı şuymuş da ben geç fark etmişim. Herkes herkese düşmanmış. Peki, neden? Konuşarak anlattığımı, dinleyerek anlamadığınızı bir de yazarak anlatmaya çalışmak neden? Nedenini bilmiyorum.       İnsanların bana iyisin çok iyisin, çok temizsin dediği zamanlar oluyor. Hatta iyiliğimden düpedüz tiksinenler çıkıyor, bu kadar olma ama diye uyarıyorlar :) ne kadar olmamı isterdiniz, ne kadarlık bir iyilik kırıntısı size benim aslında salak olmadığımı ispatlardı sahi söylesenize ne kadar? Sevmiyorum beni iyi bulan insanları, iyisin diyenleri... Sizin kimi zaman iltifat olarak, kimi zaman acıyarak, kimi zaman sen çok kandırılırsın diyerek hatta beni bir yandan kandırırken "BU KADAR İYİ OLMA, İYİSİN" demenizi sevmiyorum. Beni iyi bulmayanları daha çok seviyorum koşup sarılmak yanlarından ayrı

KADINLARA DÜŞMAN kadınlar - YASEMİN KEBABCI

Nereden başlanır, dahası nasıl başlanır? Ben bu ara bu kadar çok öfkeyle dolup dolup taşarken ve asla durulamazken...  Bir kitap açıklaması, özeti ,şusu busu yok bu yazıda. Zaten burayı açma amacım da kendime dair bir köşe olmasından ileri gelmekteydi. Malum biz insanlar, birbirimizin köşelerini kapmakta, birbirimize nefes aldırmamakta o kadar ustayız ki. Bazen bas bas bağırarak ' Daraldım lannn! Durdurun şu Dünya’yı demek geliyor içimden. Yani demem o ki siz bu yazıyı okuyun diye açmadım ben burayı. Benim bazı zamanlarda, bazı şeyleri kusma isteğimden ileri geldi.  Neyse anlatmak istediğim burayı şu yüzden açtım demek de değildi...  Ben size "kadınlara düşman kadınlardan" bahsetmek istiyorum biraz. Aslında ben bunları yazarken bu yazının başlığını da değiştirmiş olacağım kimse fark etmeden. Siz hiç karşılaştınız mı bunlarla? Ara ara denk gelirdi bana da hiç tam olarak kavrayamamıştım varoluşlarını.Varla yok arası bir şeydiler benim için. Şimdi öyle değil ama baya ka

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat-Bir Yüreğin Ölümü / Stefan ZWEİG

Resim
Yayınevi: Can Yayınları 1. Baskı tarihi:2009 Baskı sayısı: 13.baskı Çeviri: Gülperi Sert Sayfa sayısı: 122 Zweig'in iki uzun öykü olarak okuduğum bu kitabında yazar ilk öyküde yine rastlantısal olarak bir arada bulunan insanların yaşamını ele alıyor. Bir otelde tatil yapmak üzere bir araya gelen insanların arasında geçen hikâyede, evli ve iki çocuklu bir kadının daha iki gün önce tanıdığı genç bir erkek ile eşini ve çocuklarını terk etmesiyle olaylar başlıyor. Ve bu olaydan etkilenen, yıllar önce aynı şekilde bilinçsiz bir tutkuya kapılan yaşlı bir kadının geçmişte yaşadığı ve hayatı boyunca unutamadığı 24 saati başkasına anlatarak iç dökmesini okuyoruz. Hikâyeden çok Zweig'in insan psikolojisini yorumlaması ve benim hissettiğim şeyleri yazmak istiyorum. Sanırım bazı duygularda içgüdülerimiz ya da reflekslerimiz gibi beynimizin düşünebildiğimiz kısmında değil de beyin sapında bulunuyor. "Tutku" gibi ya da karşı konulamaz bir "şehvet" istediğ

Nietzsche Ağladığında- Irvin D. YALOM

Yayınevi: Ayrıntı Yayınları 1. Baskı tarihi:1996 Baskı sayısı: 26.baskı Çeviri: Aysun Babacan Sayfa sayısı: 374 Gerçekle kurgunun birbiriyle yarıştığı bir roman Nietzsche ağladığında... İkinci kez daha yavaş, daha araştırarak okudum. Romanın başkahramanlarından biri gerçekte de yaşamış olan ünlü Doktor Josef Breuer ve yaşadığı dönemin okursuz yazarlarından ünlü filozof Nietzsche' dir. Josef Breuer' e, eşi Mathilda ile gittiği Venedik tatilinde ilginç bir not gelir. Not son derece küstahça ve emrivakiyle yazılmıştır. Notu yazan kişi Breuer' e acil olarak onu görmesi gerektiğini söyleyen Lou Salome' dir.  Loe Salome, Doktor Breuer' e bir teklifte bulunur. Ümitsizlik hastalığına yakalanmış olan ancak kimseden yardım istemeyen hatta yardım istemeyi güçsüzlük olarak gören bir hastaya yardım etmesini ister. Bu hastanın ümitsizliğinin sebebinin kendisi olduğunu bu durumdan dolayı sorumluluk hissettiğini söyler ve Nietzsche' nin ümitsizliğini tedav

Sineklerin Tanrısı- William GOLDING

Resim
Yayınevi: İş bankası kültür yayınları 1. Baskı tarihi:2001 Baskı sayısı: 29.baskı Çeviri: Mina Urgan Sayfa sayısı: 261     Roman, Britanyalı bir grup çocuğu savaştan korumak amacıyla taşıyan uçağın ıssız bir adaya düşmesinde sonra adada yaşanan olayları anlatır. 160 sayfaya kadar adayı çocukları betimleyen yazar beni benden aldı, ancak sonrasında olayların akışı hızlandı. Çocukların isimlerine ve karakterlerine okurken çok dikkat etmediğim için birkaç bölümde başa sardım.    Romanımızın başkahramanlarından biri Ralph adında iyi huylu,zeki ve güzel bir çocuktur. öykünün başlangıcı Ralph ve Domuzcuk adındaki çocuğun karşılaşmasıyla başlar. Maleseef Domuzcuk takma adı verilen çocuğun gerçek adı hiç bir zaman bilinememektedir. Ralph adaya düşmelerine ve donanmada asker olan babasının onları gelip kurtaracağı gün kadar, adada büyüklerin baskısından uzak güzel günler geçireceğini düşündüğü için sevinçlidir. Domuzcuk ise Ralph'in tersi olarak daha tedirgin ve sorg